Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.
- Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world.
Japonya'da bir sürü güzel mekân var.
- There are a lot of beautiful places in Japan.
Onlar mekandan uzak kaldılar.
- They stayed away from the place.
Bagajını koymak için bir yer bulalım.
- Let's find a place to put your luggage.
Tom'un eşyalarını koymak için bir yeri yoktu.
- Tom didn't have a place to put his things.
Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi?
- You know many interesting places, don't you?
Onlar düğünün zamanını ve yerini belirlediler.
- They set the time and place of the wedding.
Ben, bir kayak kazası sırasında iki yerden bacağımı kırdım.
- I broke my leg in two places during a skiing mishap.
Arkadaşımız yarışı ikinci sırada bitirdi.
- Our friend finished the race in second place.
Beni bu yerden çıkarmak zorundasın.
- You've got to get me out of this place.
Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
- The accident took place near his home.
Bana yeterince uzun bir manivela ve onu yerleştirmek için bir dayanak verin ve dünyayı kımıldatacağım.
- Give me a lever long enough and a fulcrum on which to place it, and I shall move the world.
Öğretmen öğrencilerin sandalyelerini yarım daire şeklinde yerleştirmelerini istedi.
- The teacher asked the students to place their chairs in a semicircle.
Yemek yemek için kentteki en iyi yerlerden biri.
- This is one of the best places to eat in town.
Yeni park, kentin en çok ihmal edilen yerlerinden birine dönüştü.
- The new park turned into one of the most neglected places in the city.
İkici sırada yer alan kimdi?
- Who was in second place?
Kamusal alanda sigara içme.
- Do not smoke in public places.
Bu sabah bir trafik kazası meydana geldi.
- A traffic accident took place this morning.
Ne kadar korkunç olaylar meydana geldi? Anne baban nerede? Kocana ne oldu?
- What horrible events took place? Where are you parents? What happened to your husband?
Minderler koltuklara yerleştirildi.
- Cushions were placed in the seats.
Bu mahalle, bir aileyi geçindirmek için iyi bir yerdir.
- This neighborhood is a good place to raise a family.
Tom'u benim mahallemde Boston'a gönderdim.
- I sent Tom to Boston in my place.
Bana ne yapacağımı söylemek onun konumu değil.
- It's not his place to tell me what to do.
Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
- You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
Görmek istediğimiz bir sürü başka yerlerimiz var.
- We have a lot of other places we want to see.
Ne tür yerleri görmek istiyorsun?
- What kind of places would you like to see?
Tavayı fırına yerleştir.
- Place the pan in the oven.
Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.
- The computer is placed to the left of the women.
Belirli işlemler gerçekleşlmeyecek gibi görünüyor.
- It seems that certain operations cannot take place.
Bu işlek bir yer gibi gözüküyor.
- This seems to be a busy place.
Tom benim makamımdaki toplantıya katılacak.
- Tom is going to attend the meeting in my place.
1. Yüzü çok tanıdık geliyor ama bir türlü çıkaramadım.
2. He looked really familiar, but I just couldn't place him.
He lost his place in the national team.
It is really not my place to say what is right and wrong in this case.
We asked the restaurant to give us a table with three places.
They phoned hoping to place her in the management team.
I'm in a strange place at the moment.
He is going back to his native place on vacation.
I've seen him before, but I can't quite place where.
We thought we would win but only ended up in fourth place.
... Washington is a place that's gridlocked. CROWLEY: So I could ' if you could get people ...
... most romantic place you could imagine here ' here with me, so I ' (laughter) ' congratulations. ...