Dışarıda çok sert bir soğuk vardı.
- It was piercingly cold outside.
O beni delici gözleriyle büyülüyor.
- He enchants me with his piercing eyes.
Senin çok delici gözlerin var.
- You have very piercing eyes.
Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
- With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
Tom'un keskin mavi gözleri var.
- Tom has piercing blue eyes.
O beni delici gözleriyle büyülüyor.
- He enchants me with his piercing eyes.
Senin çok delici gözlerin var.
- You have very piercing eyes.
The piercing noise of the children could be heard two blocks from the elementary school.
ear piercing.