Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
- I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
Bu resimler onun tarafından yapıldı.
- These pictures were painted by him.
Resimde herkes gülümsüyor.
- Everyone is smiling in the picture.
Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
- I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.
- The young child uses crayons to draw a picture.
Çocuk bir resim çizmekten zevk aldı.
- The boy enjoyed painting a picture.
Bu tabloyu seviyor musun? Evet, ama çerçeve resimden daha pahalı sanırım. Onu nereden satın aldın?
- Do you like this painting? Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?
O tabloyu bir süre önce yaptı.
- He painted that picture a while ago.
Mümkün olan en kısa zamanda size o resmin bir kopyasını göndereceğiz.
- I'll send you a copy of that picture as soon as possible.
Elimden geldiğince kısa sürede sana bu resmin bir kopyasını göndereceğim.
- I will send you a copy of this picture as soon as I can.
Burada genel görünüme bakman gerekiyor.
- You need to look at the big picture here.
Genel görünüme bakmalısın.
- You need to look at the big picture.
Güzel manzaranın bir resmini çekti.
- He took a picture of the beautiful landscape.
Bakalım sonunda nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalacağız.
- It remains to be seen what kind of picture we will be faced with in the end.
Bu resimli kartpostalların hepsi benimdir.
- All of these picture postcards are mine.
Arkadaşlarıma bu resimli kartpostalları gösterdim.
- I showed my friends these picture postcards.
Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.
- Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile.
Televizyonum neredeyse 15 yaşında ama hâlâ iyi bir görüntüye sahip.
- My TV set is almost 15 years old, but it still has a good picture.
Fotoğraf çekmeyi seviyor.
- He likes taking pictures.
Fotoğraf çekmeyi seviyor.
- She likes taking pictures.
Moonlight En İyi Film Oscar'ı'nı kazandı.
- Moonlight won the Oscar for Best Picture.
Gözlem gücüyle ilgili bir deneyde, Tom evinde iki yıldır oturmasına rağmen, oturma odasının duvarında asılı resimlerin hiçbirini tarif edemedi.
- During an experiment on powers of observation, Tom was unable to describe any of the pictures hanging on his living room wall, despite having lived in his unit for two years.
Güzelliğin en mükemmel tarafı, hiçbir resimle tarif edilememesidir.
- The best part of beauty is that which no picture can express.
Bu, benim çizimimin bir resmidir.
- This is a picture of my drawing.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
We go to the pictures every Saturday night.
Let's go to the pictures.
Picture yourself on a beach.
Casablanca is my all-time favorite picture.
She's the very picture of health.
He forgot to include pretty pictures in his Nagio project's documentation.
Here's a photograph of Tom.
- Here's a picture of Tom.
... And I'm getting these pictures of her every single day ...
... We can go from these 686 pictures to these. ...