Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
- The judges haven't yet picked the best book.
Bebeğiniz için seçilmiş bir adınız var mı?
- Do you have a name picked out for your baby?
Onlardan birini seçmek zorundayım.
- I have to pick one of them.
Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
- Tom bent down to pick up something off the floor.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Bence Tom'u seçmelisin.
- I think you should pick Tom.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to pick up passengers.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... So Jai's picked a track for us here. ...
... SPEAKER 1: So I noticed-- I picked up two kind of themes ...