Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.
- Jim was afraid of physical labor.
Tekerlekli sandalye bedensel engelli insanlara daha fazla hareket özgürlüğü verir.
- Wheelchairs give people with physical disabilities more mobility.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.
Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.
- Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.
Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
- The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
Biz asla somut değildik.
- We never were physical.
Tom yılda bir kez sağlık kontrolü yaptırır.
- Tom gets a physical once a year.
Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.
- I had a physical checkup.
Mary'yi etraflıca muayene ettikten sonra doktor, onun bu durumuna yol açacak hiçbir fiziksel sebep bulamadı ve sebebin psikosomatik olduğu sonucuna vardı.
- After thoroughly examining Mary, the doctor could find no physical reason for her condition, and concluded that the cause was psychosomatic.
Doktor, hasta için tam bir fizik muayene talimatı verdi.
- The doctor ordered a full physical examination for the patient.
Gittikçe daha fazla doktor yeni ilaçlar kullanmaya başladı.
- More and more physicians have begun to use the new medicines.
Doktor hastasına biraz ilaç yazdı.
- The physician prescribed his patient some medicine.
This team plays a very physical game, so watch out.
It's not so much a physical place as a state of mind.
... to physical competition are going to arise with respect to mental competition. ...
... in physical health, and they may be even more remarkable progress in mental health as we ...