physical teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- <span class="word-self">physicalspan>
- bedensel
Tekerlekli sandalye bedensel engelli insanlara daha fazla hareket özgürlüğü verir.
- Wheelchairs give people with physical disabilities more mobility.
Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.
- Jim was afraid of physical labor.
- <span class="word-self">physicalspan>
- fiziksel
Biz yaş ya da fiziksel sorunlar hakkında bir şey soramayız.
- We cannot ask anything about age or physical problems.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
- <span class="word-self">physicalspan>
- fiziki
- <span class="word-self">physicalspan>
- maddi
- physically
- fiziksel olarak
- physic
- tıp
Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.
- Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.
- physic
- (Tıp) () Fizik
- <span class="word-self">physicalspan>
- (Tıp) Tabiat bilgisine (fiziğe) ait, fiziki
- <span class="word-self">physicalspan>
- (Askeri) BEDENİ NİTELİK: (Aşağıda ismi, rütbesi, sicil veya askerlik numarası yazılı şahsın genel muayenesi ve varsa askerli hizmetine engel bedeni arızası hakkında bilgi verilmesi) anlamına kullanılan bir kısaltma. (Request report physical examination and any physical defects which disqualify from performing military service of following individual (s); name, grade, service, number)
- <span class="word-self">physicalspan>
- {s} mevcut
Çakralar sürekli dönüyor. Eğer olmasalar, fiziksel beden mevcut olamazdı.
- The chakras are constantly spinning. If they weren't, the physical body couldn't exist.
- <span class="word-self">physicalspan>
- maddeye ait
- <span class="word-self">physicalspan>
- (Tıp) fizikal
- <span class="word-self">physicalspan>
- doğal
- <span class="word-self">physicalspan>
- a physical impossibility fizik
- <span class="word-self">physicalspan>
- (Tıp) Tabii
- <span class="word-self">physicalspan>
- tabiat ilmine ait
- <span class="word-self">physicalspan>
- physical education bedeneitimi
- <span class="word-self">physicalspan>
- {s} maddesel
- <span class="word-self">physicalspan>
- {s} somut
Biz asla somut değildik.
- We never were physical.
- <span class="word-self">physicalspan>
- {s} bedensel. i., k.dili. sağlık muayenesi, çekap
- <span class="word-self">physicalspan>
- physical examination sıhhi muayene
- <span class="word-self">physicalspan>
- physical sciences tabii ilimler
- <span class="word-self">physicalspan>
- physical geography fiziki coğrafya
- <span class="word-self">physicalspan>
- bedeni
- <span class="word-self">physicalspan>
- sağlık kontrolü
Tom yılda bir kez sağlık kontrolü yaptırır.
- Tom gets a physical once a year.
Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.
- I had a physical checkup.
- <span class="word-self">physicalspan>
- muayene
Doktor, hasta için tam bir fizik muayene talimatı verdi.
- The doctor ordered a full physical examination for the patient.
Ben yılda bir kez fizik muayene olurum.
- I get a physical examination once a year.
- physically
- bedenen
- physically
- bedenen/fiziksel olarak
- physic
- eski müshil
- physic
- tıp bilimi
- physic
- fizik bilimi
- physic
- müshil vermek
- physic
- ilaç vermek
- physically
- maddeten
- physic
- ilaç ver
- physic
- müshil içirmek
- physic
- dahili ilaç vermek
- physic
- dahilden verilen ilâç
- physic
- {i} ilaç
Doktor hastasına biraz ilaç yazdı.
- The physician prescribed his patient some medicine.
Gittikçe daha fazla doktor yeni ilaçlar kullanmaya başladı.
- More and more physicians have begun to use the new medicines.
- physic
- amel vermek
- physic
- {f} tedavi etmek
- physic
- (Tıp) Tıp, hekimlik
- physic
- (Tıp) Dahilden verilne ilaç
- physic
- i., eski müshil
- physic
- mushil
- physic
- {i} doktorluk