Tom olağanüstü bir iş yaptı.
- Tom did a phenomenal job.
Doğru koşullar göz önüne alındığında, kompost solucanları olağanüstü bir hızla üretebilir.
- Given the right conditions, compost worms can reproduce at a phenomenal rate.
Şaşılacak biçimde iyi yapıyoruz.
- We're doing phenomenally well.
Şu an gerçekten harika hissediyorum.
- I really do feel phenomenal now.