O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please obey the school rules.
Hukuk fakültesine gideceğim.
- I'm going to go to law school.
Tom hukuk fakültesine gidiyor.
- Tom is going to law school.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
- This is the school where she is teaching.
Okul kütüphanemizin bir sürü kitabı var.
- Our school library has many books.
Tom'un okulda bir sürü sorunları vardı.
- Tom had a lot of problems at the school.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Bizim güzel bir okul kütüphanemiz var.
- We have a nice school library.
Tom'u okula götürmen güzeldi.
- It was nice of you to drive Tom to school.
O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
- She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.