Ve yolcular onu hatırlıyor mu?
- And do the travellers remember him?
Birçok ülkeden gezgin geldi.
- The travelers came from many lands.
Gezgin, akşam New York'a ulaştı.
- The traveler arrived in New York in the evening.
Turistler karanlıktan önce yolculuklarını bitirmeli.
- Travelers should finish their journey before dark.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
Kısacası, misafirler ve gezginler arasında bir fark vardır.
- In short, there is a difference between guests and travellers.
Birçok gezgin gidecekleri yerlere trenle seyahat etme yerine bir araba kiralamaya karar verdiler.
- Many travellers decided to rent a car instead of travelling by train to their destinations.
Mary, muhtemelen asla bir yerde yerleşip kalmayacak uslanmaz bir seyyahın çocuğudur.
- Mary is the kind of inveterate traveller who will probably never settle down in one place.
Yabancı bir arazi yok; yalnızca yabancı olan seyyah budur.
- There is no foreign land; it is the traveller only that is foreign.