person or thing that is equal, person or thing that is the same

listen to the pronunciation of person or thing that is equal, person or thing that is the same
İngilizce - Türkçe

person or thing that is equal, person or thing that is the same teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

equal
{s} eşit

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır. - An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.

Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir. - Everyone has the right of equal access to public service in his country.

equal
denk
equal
aynı düzeyde olmak
equal
eşittir

Yasalar önünde bütün insanlar eşittir. - All men are equal under the law.

Allah önünde bütün insanlar eşittir. - All men are equal before God.

equal
yenişememek
equal
akran
equal
{f} eşit ol

Evlilikte vermek ve almak eşit olması gerekir. - In marriage there should be equal give and take.

Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü. - The property was divided equally among the heirs.

equal
-e eşit olmak
equal
{f} yetişmek
equal
{s} aynı

Tom aynı derecede suçludur. - Tom is equally guilty.

Her ikisi de aynı derecede makul. - Both are equally plausible.

equal
{s} dengeli
equal
{s} başabaş
equal
{f} bir olmak
equal
{i} emsal
equal
aynı miktarda
equal
Şehirler aynı büyüklü
equal
yeterli/eşit
equal
{s} yeterli

O, görev için yeterli değildir. - He is not equal to the task.

equal
{s} hayır demez
İngilizce - İngilizce
{i} equal
person or thing that is equal, person or thing that is the same