Tom metal dedektöründen geçti.
- Tom walked through the metal detector.
Dedektör bir şey tespit etti ama ben onun ne olduğunu bilmiyorum.
- The detector has detected something, but I don't know what it is.
Onun bekaret kemeri havaalanındaki metal detektörünü harekete geçirdi.
- Her chastity belt set off the metal detector at the airport.