persist teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- {f} ısrar etmek
Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.
- To err is human, but to persist in error is diabolical.
- üstelemek
- {f} sürdürmek
Biz sürdürmek istiyoruz.
- We intend to persist.
- sürüp gitmek
- vazgeçmemek
- üzerine düşmek
- devamlı olarak
- israr etmek
- sürmek
- devam etmek
- ısrar et
Bayan böyle eski moda bir gömlek giymekte ısrar etti.
- The lady persisted in wearing such an old-fashioned shirt.
O, orjinal planını başarıyla tamamlamakta ısrar etti.
- He persisted in accomplishing his original plan.
- kalmak
- inat etmek
- {f} sebat etmek
- üzerinde durarak
- persistencei sebat
- persistent ısrar eden
- üzerinde durmak
- devamlı
Burada devamlı bir ağrı var.
- I have a persistent pain here.
- {f} in -de ısrar etmek, -de ayak diremek, -de inat etmek
- (Mukavele) kalmak, korunmak, daim olmak; ısrar etmek, üstelemek
- inatla
- inatçı
Sen çok inatçısın, değil mi?
- You're very persistent, aren't you?
Tom çok inatçı değildi.
- Tom wasn't very persistent.
- devam etme
- persistently ısrarla
- ısrar inat
- devam etmek kalmak
- persistence
- {i} sebat
- persistence
- ısrar
Senin ısrarın takdir edilmiyor.
- Your persistence is not appreciated.
- persistent
- ısrarlı
Tom ısrarlı, değil mi?
- Tom is persistent, isn't he?
Ben çok ısrarlı olabilirim.
- I can be very persistent.
- persistent
- {s} kalıcı
Tom çok kalıcı, değil mi?
- Tom is very persistent, isn't he?
- persistent
- ısrarcı
Sabırlı ve ısrarcı ol. Bu şeyler zaman alır.
- Be patient and persistent. These things take time.
- persistent
- ısrar eden
- persistent
- inatçı
Sen çok inatçısın, değil mi?
- You're very persistent, aren't you?
Tom çok inatçı değildi.
- Tom wasn't very persistent.
- persist in
- (Fiili Deyim ) 1- ısrar etmek , inat etmek , sebat etmek 2- devam etmek , sürüp gitmek 3- üstelemek
- persist in
- ayak diremek
- persist in
- ısrar etmek
Hata yapmak insana mahsustur ama hatada ısrar etmek şeytanidir.
- To err is human, but to persist in error is diabolical.
- persist in doing the opposite
- zıt gitmek
- persistence
- {i} süreklilik
- persistence
- (Denizbilim) istikrarlı
- persistence
- {i} devamlılık
- persistency
- (Askeri) KALICILIK; KALMA SÜRESİ: Bir kimya harbi maddesinin, açık havada bırakıldıktan sonra, yoğun olarak kalabileceği süre
- persistent
- {s} sürekli
Sen süreklisin, değil mi?
- You're persistent, aren't you?
- persistent
- devamlı/ısrarlı
- persistent
- devamlı
Burada devamlı bir ağrı var.
- I have a persistent pain here.
- persistence
- (Teknik,Televizyon) görüntü tutulması
- persistence
- (Çevre) dayanıklılık
Dayanıklılık her şeyi mümkün kılar.
- Persistence makes anything possible.
- persistence
- inatçılık
- persistence
- sürüp gitme
- persistence
- (Teknik,Televizyon) kalıcı görüntü
- persistency
- kalıcılık
- persistency
- (Askeri) kalma süresi
- persistency
- (Biyoloji) iz bırakma
- persistent
- direşken
- persistent
- (Tıp) persistant
- persistent
- sürüp giden
- persistent
- ahtapot gibi
- persistently
- devamlı olarak
- persistently
- üzerinde durarak
- persistently
- inatla
- persistently
- sürekli
- persisting
- devam etme
- persistence
- ısrar etme
- persistency
- ısrar
- persistent
- bitmek bilmeyen
- persistent
- geçmeyen
- persistent
- vazgeçmez
- persistently
- ısrarla
O ısrarla evimin kapı zilini çaldı.
- He persistently rang my house's doorbell.
- persistent
- süreğen
- persistent
- Mütemâdi
- persists
- devam
- persistence
- {i} iz bırakma
- persistence
- {i} inat
- persistence
- (Askeri) KATOT LAMBA İZLENİMİ: Katot ışınlı lamba üzerindeki şeklin teşekkül anından sonra açık bir şekil olarak kalma temayülü özelliği
- persistence
- (Tıp) Süt dişlerinin düşmemesi, persistans
- persistence
- sebat/ısrar
- persistence
- persistans
- persistence
- sürerlik
- persistent
- (Askeri) KALICI: Açık havada bırakıldıktan sonra, on dakikadan daha uzun bir süre için etkili bir kimya harbi maddesi olarak kalabilen
- persistent
- (Tıp) Devamlı mevcut olan, kesilmeksizin devam eden, geçmeyen inatçı (geçmeyen baş ağrısı gibi)
- persistent
- {s} iz bırakan
- persistent
- (Biyoloji) persistan
- persistently
- devamlı olarak/ısrarla