Cildin, yılan gibi periyodik olarak dökülüyor.
- Like a snake, you periodically shed your skin.
Dolaşım, bilindiği gibi, derginin otoriterliğinin ana göstergesidir.
- The circulation, as is known, is the main indicator of the periodical's authoritativeness.
Üçüncü dönemde İngilizcemiz var.
- We have English third period.
İngilizce üçüncü dönem.
- English is third period.
Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.
- Go easy on Bob. You know, he's been going though a rough period recently.
Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
- Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.
- You can't replace the comma with a period in this sentence.
Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.
- There needs to be a period at the end of a sentence.
Tom seks yapmak istiyordu, ancak Mary adet dönemindeydi.
- Tom wanted sex, but Mary was on her period.
İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz?
- At what age did you get your first period?
Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti.
- Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.
3. dönemde Fransızca dersimiz var.
- We have French in third period.
On yıl gerçekten uzun bir zaman aralığıdır.
- Ten years is a really long period of time.
Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
- The students' lunch period is from twelve to one.
Tom seks yapmak istiyordu, ancak Mary adet dönemindeydi.
- Tom wanted sex, but Mary was on her period.
Adetim beş hafta gecikti.
- My period is five weeks late.
Cildin, yılan gibi periyodik olarak dökülüyor.
- Like a snake, you periodically shed your skin.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Kiralama süresi kararlaştırılan süreden daha uzun ise, bir orantılı kira hesaplanacaktır.
- If the rental period is extended beyond the agreed period, it shall be calculated a prorated rent.
Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti.
- Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.
Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır.
- In this school, a period is fifty minutes long.
Sana ait cümlenin sonuna bir nokta ekleyebilir misin, lütfen?
- Could you put a period at the end of your sentence, please?
Nil'in periyodik taşkınları Mısır için çok önemlidir.
- The periodic flooding of the Nile is very important to Egypt.
Klor, periyodik tablodaki elementlerden biridir.
- Chlorine is one of the elements in the periodic table.
Gelecek periyot Almanca bir testtir.
- Next period is a German test.
When she is on her period she can be more disagreeable than usual.
You'll be on probation for a six-month period.
This is one of the last paintings Picasso created during his Blue Period.
I have math class in second period.