Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
- It was all I could do to keep standing.
O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
- He kept standing all the way.
Orada ayakta duran kız Mary'dir.
- The girl standing there is Mary.
Ayakta duranların hepsi erkekti.
- Those standing were all men.
Tom Mary'nin durduğu yeri gösterdi.
- Tom pointed to where Mary was standing.
Sadece, Nürnberg Bölgesel Ekspres treninde ayakta duracak yer vardı.
- There was standing room only in the Regional Express to Nuremberg.