O, performansı ile ilgili eleştiri alma hakkında endişeli.
- She was apprehensive about receiving criticism of her performance.
Onun performansı inanılmazdı.
- His performance was amazing.
Bir ilk yardım görevlisi olan Tom, kalp krizi geçiren birisi üzerinde manevi olarak CPR yapmakla yükümlüdür.
- As a first-aider, Tom is morally obligated to perform CPR on someone who's had a heart attack.
Tam vücut tarayıcıları sanal şerit arama yapmaktadır.
- Full body scanners perform a virtual strip search.
Söz vermek bir şeydir, ve diğeri yerine getirmektir.
- It is one thing to promise, and another to perform.
Oyunun sonucu onun performansına bağlı.
- The game's outcome hangs on his performance.
Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.
- The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field.
Bugünkü gösteri için hiç biletin var mı?
- Do you have any tickets for today's performance?
Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.
- There were no tickets available for Friday's performance.
Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin?
- Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?
Oyuncu, harika bir başarı gerçekleştirdi.
- The player performed a wonderful feat.
Onlar böyle bir görevi gerçekleştirmek için yenilikçi bir teknik kullanacaklar.
- They will use an innovative technique to perform such a task.
Gösteri neredeyse bitmişti.
- The performance was almost over.
O, gösteriden sonra kulise gitti.
- After the performance, she went backstage.
The string quartet performed three pieces by Haydn.
It took him only twenty minutes to perform the task.
... to bring live performances and interviews of top and emerging musicians. And we want ...