Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
- Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Binlerce yıldır birçok eski kavim kaybolup gidiyor ve kimse onlar için gözyaşı dökmüyor.
- Many peoples of antiquity have been gone for thousands of years, and nobody sheds a tear for them.
Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
- Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.
- Native Americans are the indigenous peoples of the United States.
İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Çinliler cana yakın bir millettir.
- The Chinese are a friendly people.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
- Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
- Jews are a people chosen by God.
Dünya aptal insanlarla dolu.
- The world is full of dumb people.
Dünyada birçok insan açtır.
- Many people in the world are hungry.
İnsanları işaret etmek kalabalıktır.
- It is rude to point at people.
Yarış, bir milyona yakın bir kalabalık tarafından izlendi.
- The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.
Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar.
- People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.
Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar.
- Tom does impersonations of famous people.
İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.
- No matter how much you try to convince people that chocolate is vanilla, it'll still be chocolate, even though you may manage to convince yourself and a few others that it's vanilla.
Belki birilerine sormalısın ve diğer insanların ne düşündüğünü anlamalısın.
- Maybe you should ask around and see what other people think.
Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.
- No one is sure how many people died.
Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
- There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
Ailemde dört kişi var.
- There are four people in my family.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Herkes kibar insanları sever.
- Everybody likes polite people.
Sami insanları ellerinden gelenin en iyisini yapmaya itti.
- Sami pushed people to be their best.
Tanıştığınız insanların ellerine dikkat edin ve onların ne kadar farklı ve ilginç olduklarını gördüğünüze şaşıracaksınız.
- Notice the hands of the people you meet and you will be surprised to see how different and how interesting they are.
He would not be alone, who all things can; / But peopled Heav'n with Angels, Earth with Man.
The ox knows its owner, and the ass its master's crib; but Israel does not know, my people does not understand.
Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.
My people lived through the Black Plague and the Thirty Years War.
/ As thick and numberless / As the gay motes that people the Sun Beams, /.
... that had occurred amongst these nomadic peoples ...