Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
- Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
Binlerce yıldır birçok eski kavim kaybolup gidiyor ve kimse onlar için gözyaşı dökmüyor.
- Many peoples of antiquity have been gone for thousands of years, and nobody sheds a tear for them.
Esperanto, dünya halkları için en basit ve tarafsız uluslararası dildir.
- Esperanto is the most simple and neutral international language for the peoples in the world.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
Birçok halklar Asya'da yaşar.
- Many peoples live in Asia.
Almanlar tutumlu bir millettir.
- Germans are a frugal people.
İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
- Social networking sites are dangerous for people under 13.
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- People of Almaty, let us create a child-friendly city!
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
- Some people in the world suffer from hunger.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
İnsanları işaret etmek kalabalıktır.
- It is rude to point at people.
Caddede bir kalabalık var.
- There is a crowd of people on the street.
Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.
- His novels are popular among young people.
Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
- Tom was looking for some people to help him move his piano.
İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.
- No matter how much you try to convince people that chocolate is vanilla, it'll still be chocolate, even though you may manage to convince yourself and a few others that it's vanilla.
Belki birilerine sormalısın ve diğer insanların ne düşündüğünü anlamalısın.
- Maybe you should ask around and see what other people think.
Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Tom insanların herkesin önünde yemek yememeleri gerektiğini düşünüyor.
- Tom thinks people shouldn't eat in public.
Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.
- If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.
Tanıştığınız insanların ellerine dikkat edin ve onların ne kadar farklı ve ilginç olduklarını gördüğünüze şaşıracaksınız.
- Notice the hands of the people you meet and you will be surprised to see how different and how interesting they are.
İnsanlar ellerinden geleni yapmalıdır.
- People should do their best.
He would not be alone, who all things can; / But peopled Heav'n with Angels, Earth with Man.
The ox knows its owner, and the ass its master's crib; but Israel does not know, my people does not understand.
Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.
My people lived through the Black Plague and the Thirty Years War.
/ As thick and numberless / As the gay motes that people the Sun Beams, /.
... that had occurred amongst these nomadic peoples ...