Planlar hâlâ muallakta oluyor.
- Plans are still pending.
Havada beklenen değişikliklikten pikniğimizi erteledik.
- We postponed our picnic pending a change in the weather.
Soruşturma hâlâ beklemede.
- An investigation is still pending.
Tom'un davası askıda kalıyor.
- Tom's case is pending.