peşinde

listen to the pronunciation of peşinde
Türkçe - İngilizce
following, pursuing (someone, something)
in search of
in pursuit of sb/sth
behind

Tom followed behind Mary, carrying two suitcases. - Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.

hotly
in the wake of
after

The police are after the man. - Polis adamın peşinde.

Parents look to the new generation as a generation that is far from reality and busy running after unrealistic dreams. - Ebeveynler yeni nesile gerçeklikten uzak ve gerçekçi olmayan hayallerin peşinde koşturan bir nesil olarak olarak bakıyor.

in pursuit of

Men tire themselves in pursuit of rest. - İnsanlar kendilerini dinlenme peşinde yorarlar.

You shouldn't live merely in pursuit of your own happiness. - Sadece kendi mutluluğunuzun peşinde yaşamamalısınız.

in the pursuit
{f} pursue

People pursue more freedom and equality. - İnsanlar daha fazla özgürlük ve eşitlik peşinde.

Seek peace and pursue it. - Barışı ara ve onun peşinden git.

peşinde koşmak
pursue
peşinde olmak
chase
peşinde koşmak
seek
peşinde olmak
aspire
peşinde dolaşıp durmak
dangle after smb
peşinde olma
to pursue
peşinde dolaşmak
to go around with sb
peşinde dolaşmak/gezmek
to follow (someone) around (in the hope of obtaining something from him)
peşinde gitmek
to follow (someone)
peşinde koşmak
fish for
peşinde koşmak
ghost
peşinde koşmak
to run after, to go after
peşinde koşmak
search after
peşinde olmak
go after
peşinde olmak
seek after
peşinde olmak
seek for
peşinde olmak
pursue
intikam peşinde olan
vengeful
peş
space behind
peşinde ol
be after

Tom could be after your job. - Tom senin işinin peşinde olabilir.

büyük almanya ülküsü peşinde olan kimse
Pan German
eğlence peşinde koşmak
gad about
eğlence peşinde koşmak
gad
eğlence peşinde koşmak
gallivant
intikam peşinde olmak
be in search of revenge
kadın peşinde koşmak
womanize
kadın peşinde koşmak
to run after women, to womanize, to cruise
karı kız peşinde koşmak
to womanize
külah peşinde olmak
to try to gain an important post through chicanery
peş
(kumaş) gore
peş
behind

Tom followed behind Mary. - Tom Mary'nin peşini bırakmadı.

Tom followed behind Mary, carrying two suitcases. - Tom iki valiz taşıyarak Mary'nin peşinden gitti.

peş
gusset
peş
space behind, the back
peş
gore
yiyecek peşinde koşma
forage
peşinde