pazarlık

listen to the pronunciation of pazarlık
Türkçe - İngilizce
bargain

Tom didn't get what he bargained for. - Tom pazarlık ettiği şeyi almadı.

He drives a hard bargain. - O sıkı pazarlık yapar.

(Hukuk) deal
bargaining

She's good at bargaining the price down. - Pazarlıkta fiyatı kırmada iyidir.

Tom is good at bargaining the price down. - Tom fiyat üzerinde pazarlık yapmada iyidir.

pennyworth
bargaining, bargain
horse trading
haggling

Do you like haggling? - Siz de pazarlık yapmayı sever misiniz?

chaffer
{i} haggle

We can haggle over price later. - Daha sonra fiyat üzerine pazarlık yapabiliriz.

negotiation
dicker
higgling
pazarlık etmek
to bargain; to haggle
pazarlık etmek
haggle
pazarlık etmek
bargain
pazarlık etmek
Bargain, haggle
pazarlık eden kimse
haggler
pazarlık etmek
to bargain, to haggle
pazarlık etmek
dicker
pazarlık etmek
huckster
pazarlık etmek
chaffer
pazarlık yapmak
higgle
pazarlık etmek
dicker with
pazarlık etmek
bargain with
pazarlık yapmak
bargain with
toplu pazarlık
labor negotiations
pazarlık etmek
do a bargain
Pazarlık!
negotiable!
pazarlık etmek
to haggle
pazarlıklar
bargains
dürüst pazarlık
square deal
dürüst pazarlık
fair deal
götürü pazarlık contracting
by the job; contracting for the whole lot
peşin pazarlık arriving at
an agreement concerning a project before said project has actually begun
sıkı pazarlık
horse trading
sıkı pazarlık
haggling
sıkı pazarlık eden kimse
haggler
sıkı pazarlık etmek
drive a hard bargain
sıkı pazarlık yapan kimse
higgler
sıkı pazarlık yapmak
higgle
toplu pazarlık
collective barganing
toplu pazarlık
collective bargaining
toplu pazarlık sahası
(Hukuk) scope of collective bargaining
Türkçe - Türkçe
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme
Bazı kolaylıklar elde etmek veya daha iyi bir çözüme varmak amacıyla yapılan görüşme
Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme. Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi: "Yakından ise biraz acayip pazarlığını giymiş, fazla süslenmiş gibiydi."- S. F. Abasıyanık
pazarlık etmek
Bir şeyin fiyatı üzerinde karşılıklı çekişmek
pazarlık etmek
Bir konuda anlaşmak için görüşme yapmak
pastavla pazarlık
Toptan pazarlık
Pazarlık etmek
kırışmak
götürü pazarlık
Bir işin bütünü ile ilgili olarak fiyatı üzerinde anlaşma
peşin pazarlık
Sonradan olacağı hatıra gelen şeyler üzerinde önceden konuşup anlaşma
pazarlık