paylaşma

listen to the pronunciation of paylaşma
Türkçe - İngilizce
communion
sharing (something)
division
(Ticaret) partition
share

Let's agree to share in the profits. - Karı paylaşmada anlaşalım.

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

{i} sharing

I don't mind sharing my table. - Ben benim masamı paylaşmayı kafama takmam.

I don't mind sharing a room with Tom. - Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.

paylaşmak
share

You have to share the cake equally. - Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.

Do you want to share my dessert with me? - Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?

paylaşmak
{f} split
paylaşmak
to share

Do you want to share my dessert with me? - Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?

He had to share the hotel room with a stranger. - Bir yabancı ile otel odasını paylaşmak zorunda kaldı.

paylaşmak
pass

Fadil was making an effort to share Layla's passions. - Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.

paylaşmak
whack up
paylaş
{f} shared

She shared her piece of cake with me. - O, kek parçasını benimle paylaştı.

Tom, Mary and John shared the cost of the party. - Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

We're sharing your work. - Biz işini paylaşıyoruz.

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

paylaş
{f} share

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

paylaşmak
double up
paylaşmak
go shares
paylaşmak
divvy up
paylaşmak
pool
acısını paylaşma
sympathy
başrol paylaşma
co starring
derdini paylaşma
commiseration
hakça paylaşma
(Hukuk) equitable share
masraf paylaşma
expense-sharing
paylaşmak
divvy
paylaşmak
share out
paylaşmak
partake
paylaşmak
go snacks
paylaşmak
participate of
paylaşmak
divide
paylaşmak
cast in
paylaşmak
double up on
paylaşmak
whack
Türkçe - Türkçe
Paylaşmak işi
paylaşmak
Aralarında bölüşmek, pay etmek, üleşmek: "Biz de bu yayınları onlarla paylaşmayı kabul ettik."- H. Taner
paylaşmak
Katılmak
paylaşmak
Aralarında bölüşmek, pay etmek, üleşmek
paylaşma