Tom, Mary and John shared the cost of the party.
- Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.
She shared her piece of cake with me.
- O, kek parçasını benimle paylaştı.
We're sharing your work.
- Biz işini paylaşıyoruz.
What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
- Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
The children shared a pizza after school.
- Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.