The dynamite went off with a bang.
- Dinamit bir patlama ile ses çıkardı.
There was a loud bang.
- Yüksek sesli bir patlama oldu.
My bike has a flat tire.
- Bisikletimin patlak lastiği var.
The rear tire of my bicycle is flat.
- Bisikletimin arka tekerleği patlak.
We walked along a narrow path.
- Dar bir patika boyunca yürüdük.
A fallen tree blocked the path.
- Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.
Have you ever eaten chocolate-covered popcorn?
- Hiç çikolata kaplı patlamış mısır yedin mi?
I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
- Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
The demon lord finally lost conciousness and fell to the floor with a thud.
- İblis efendisi sonunda bilincini kaybetti ve pat diye yere düştü.
I put the shopping bag on the table with a thud.
- Alışveriş çantasını pat diye masaya koydum.
An asteroid exploded over Chelyabinsk in Russia.
- Bir asteroid, Rusya'daki Çelyabinsk üzerinde patladı.
I patted the cookie dough into shape.
Now might I do it pat.
He has the routine down pat.
To show affection, he decided he would pat the boy on the head.
The pat answer is that college students should consider graduate school as a way to delay a job search until things turn around, and that more high school students should go to college to improve their prospects. ''.
Omzuma hafifçe vurarak ona yardım ettiğim için bana teşekkür etti.
- Patting me on the shoulder, he thanked me for helping him.
Tom Mary'nin omuzuna hafifçe vurdu.
- Tom gave Mary a pat on the shoulder.
Hastaya hemen ilaç verin.
- Give medicine to the patient right away.
Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.
- The patient is much the same as yesterday.
Omzuma hafifçe vurarak ona yardım ettiğim için bana teşekkür etti.
- Patting me on the shoulder, he thanked me for helping him.