Mary kendini ihanete uğramış ve aşağılanmış hissetti.
- Mary felt betrayed and humiliated.
Çok ihanete uğramış hissediyorum.
- I feel very betrayed.
O, memleketine ihanet etti.
- He betrayed his country.
Onun güvenine ihanet etti.
- She betrayed his trust.