O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
- A lot of sugar cane is grown in Cuba.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.