Yüzlerce ailenin evi yakılmıştı.
- The homes of hundreds of families were burned.
Onun sağ elinde yanık var.
- She got burnt in the right hand.
Bu kahvenin tadı yanık.
- This coffee tastes burnt.
Fren lambalarından biri yanmış.
- One of your brake lights is burned out.
Yanmış parmağı akan suda soğut.
- Cool the burned finger in running water.
Yanmış bir çocuk ateşten anlar.
- A burnt child fears the fire.
Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- None of the computers can continue to run with a burnt card.
Yangında yanarak öldü.
- He was burned to death in the fire.
O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
- She was burned so extensively that her children no longer recognized her.