Tek bir şirkete bağlanmak istemiyorum.
- I don't want to be tied to one company.
Tom teknesini iskeleye bağladı.
- Tom tied his boat to the dock.
Anne, kızının saçına bir kurdele bağladı.
- The mother tied a ribbon in her daughter's hair.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- We were tied to our decision because we signed the contract.
Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
Uyandığımda, kendimi bağlanmış buldum.
- When I woke up, I found I had been tied up.
Kitaplar birbirine bağlanmıştı.
- The books were tied up in a bundle.