Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.
- I borrowed this comic from his sister.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
İngilizcede, Japoncadan ödünç alınmış bazı kelimeler vardır.
- In English there are some words borrowed from Japanese.
Ödünç alınmış altın geri talep ettikleri zaman kurşun haline gelir.
- Borrowed gold becomes lead when they demand it back.
Kitabı ondan ödünç aldı.
- She borrowed the book from him.
Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
- I borrowed the dictionary from my friend.