passing, exciting, affecting

listen to the pronunciation of passing, exciting, affecting
İngilizce - Türkçe

passing, exciting, affecting teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

moving
muharrik
moving
devinimli
moving
acıklı

Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı. - This song is so moving that it brings tears to my eyes.

moving
(Bilgisayar) taşınıyor

Tom John ile gelecek hafta taşınıyor. - Tom is moving in with John next week.

Tom bu ayın sonunda kasabanın dışına taşınıyor. - Tom is moving out of town at the end of this month.

moving
(Bilgisayar) taşıyor

Şebeke gösterinizi başka bir zaman aralığına taşıyor. - The network is moving your show to another time slot.

Sadece birkaç şeyi yeni evimize taşıyoruz. - We're just moving a few things to our new home.

moving
(Kanun) yer değiştirme

Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık. - In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.

moving
müteharrik
moving
{f} hareket ettir

Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık. - In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.

Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer. - The fish swims by moving its tail.

moving
duygulandırıcı
moving
taşıma günü
moving
{s} harekete geçiren
moving
moving stairway yürüyen
moving
{s} etkili
moving
{s} insanı duygulandıran; etkileyici, dokunaklı
moving
kımıldanır
moving
oynar
moving
{s} dokunaklı

Bu anlatı ilginç, eğlenceli ve hatta dokunaklı. - This story is interesting, funny and even moving.

Sami'nin ifadesi son derece dokunaklıydı. - Sami's testimony was extremely moving.

moving
{i} oynama
moving
{s} hareket eden

Sırtımda hareket eden bir şey hissettim. - I felt something moving on my back.

Uzakta hareket eden bir şey vardı. - There was something moving in the distance.

İngilizce - İngilizce
{a} moving
passing, exciting, affecting