Partiler çok eğlenceli olabilir.
- Parties can be a lot of fun.
Plaj partilerini seviyorum.
- I love beach parties.
ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
- This agreement is binding on all parties.
Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
- I could not go to the party because of illness.
O, partiye geç geldi.
- He appeared at the party late.
Hükümetin politikası muhalefet partisi tarafından eleştirildi.
- The policy of the government was criticized by the opposition party.
Partiye Dan tarafından ev sahipliği yapıldı.
- The party was hosted by Dan.
Grup dağa çıkmayı başaramadı.
- The party did not succeed in climbing the mountain.
Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.
- That person is elected by the majority party caucus.
O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
- He had led the Republican Party with great success.
Paul babasının yerine partiye gitti.
- Paul went to the party in place of his father.
Evde kalma yerine partimize gelmenize karar verdiğinize gerçekten memnun oldum.
- I'm really glad you decided to come to our party instead of staying at home.
Keşke seninle birlikte partiye gelebilsem.
- I wish I could go to the party with you.
Onunla birlikte partiye gitmemi önerdi.
- He suggested I go with him to the party.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
Kimse John ve Dick dışında partiye gelmedi.
- No one came to the party except John and Dick.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Aside from him, nobody else came to the party.
Onun partisi gerçekten eğlenceliydi.
- Her party was really fun.
Parti çok eğlenceli değildi.
- The party wasn't much fun.
Partiye davet edilmedik.
- We were not invited to the party.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
We met some time ago a man that would just do for you, if you were not already engaged to Jonathan. He is an excellent parti, being handsome, well off, and of good birth.
Miss, do you party?” the boy asked. “What?” Jennifer asked back. “Do you smoke? I'll get you some cheap. One American dollar equals forty Jamaican dollars. I'll get you as much of the stuff as you need.”.
We're expecting a large party from the London office.
I can't possibly be a party to that kind of reckless behaviour.
And so the moost party of the castel that was falle doune thorugh that dolorous stroke laye vpon Pellam and balyn thre dayes.
The green party took 12% of the vote.
The contract requires that the party of the first part pay the fee.
A mile back in the forest the tribe had heard the fierce challenge of the gorilla, and, as was his custom when any danger threatened, Kerchak called his people together, partly for mutual protection against a common enemy, since this gorilla might be but one of a party of several, and also to see that all members of the tribe were accounted for.
We partied until the early hours.
The settlers were attacked early next morning by a scouting party.
lingerie party.
She dressed up for the party.
- O, parti için giyindi.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
Tom is having a birthday bash this weekend.
- Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.
The Socialist Party only got 18% of the votes.
- Sosyalist Parti oyların sadece% 18'ini aldı.
The Socialist party will win, I think.
- Bence Sosyalist Parti kazanır.
I'm having a little get-together tomorrow at my place. Would you like to come?
- Yarın benim yerimde küçük bir parti veriyorum. Gelmek ister misin?
She dressed up for the party.
- O, parti için giyindi.
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
- İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.
We'll run into her at the party.
- Partide onunla karşılaşacağız.
Tom enjoyed himself a lot at the party.
- Tom partide çok eğlendi.
The party was a lot of fun.
- Parti çok eğlenceliydi.
We played a lot of games at the party.
- Partide pek çok oyun oynadık.
Let's get together and have a party.
- Toplanalım ve bir parti verelim.
... and I told the members of both parties in the house ...
... in south africa parties ...