Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.
- The Johnsons are very sociable people, who enjoy hosting parties often.
Kokteyl partileri sıkıcı olabilir.
- Cocktail parties can be boring.
ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
- This agreement is binding on all parties.
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
O, partiye geç geldi.
- He appeared at the party late.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
- I intend to take my position as a third party.
Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
Grup dağa çıkmayı başaramadı.
- The party did not succeed in climbing the mountain.
Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
- A farewell party was held for the executive who was retiring.
O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.
- That person is elected by the majority party caucus.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
- The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Parti başka insanlarla arkadaş olmak için elverişli bir yerdir.
- A party is a good place to make friends with other people.
Sürpriz oldu, Tom partimize Mary ile birlikte geldi.
- To our surprise, Tom came to our party with Mary.
Keşke seninle birlikte partiye gelebilsem.
- I wish I could go to the party with you.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
Kimse partiye gelmedi.
- Nobody came to the party.
Kimse John ve Dick dışında partiye gelmedi.
- No one came to the party except John and Dick.
Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
- Tom certainly helped make our party more fun.
Onun partisi gerçekten eğlenceliydi.
- Her party was really fun.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
Davet edildiğim herhangi bir partiye giderim.
- I go to any party I am invited to.
We met some time ago a man that would just do for you, if you were not already engaged to Jonathan. He is an excellent parti, being handsome, well off, and of good birth.
Miss, do you party?” the boy asked. “What?” Jennifer asked back. “Do you smoke? I'll get you some cheap. One American dollar equals forty Jamaican dollars. I'll get you as much of the stuff as you need.”.
We're expecting a large party from the London office.
I can't possibly be a party to that kind of reckless behaviour.
And so the moost party of the castel that was falle doune thorugh that dolorous stroke laye vpon Pellam and balyn thre dayes.
The green party took 12% of the vote.
The contract requires that the party of the first part pay the fee.
A mile back in the forest the tribe had heard the fierce challenge of the gorilla, and, as was his custom when any danger threatened, Kerchak called his people together, partly for mutual protection against a common enemy, since this gorilla might be but one of a party of several, and also to see that all members of the tribe were accounted for.
We partied until the early hours.
The settlers were attacked early next morning by a scouting party.
lingerie party.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
Tom is having a birthday bash this weekend.
- Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.
The Socialist party will win, I think.
- Bence Sosyalist Parti kazanır.
The Socialist Party only got 18% of the votes.
- Sosyalist Parti oyların sadece% 18'ini aldı.
I'm having a little get-together tomorrow at my place. Would you like to come?
- Yarın benim yerimde küçük bir parti veriyorum. Gelmek ister misin?
I could not go to the party because of illness.
- Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
- İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.
We'll run into her at the party.
- Partide onunla karşılaşacağız.
I had a lot of fun at the party.
- Partide çok eğlendim.
The party was a lot of fun.
- Parti çok eğlenceliydi.
We played a lot of games at the party.
- Partide pek çok oyun oynadık.
Let's get together and have a party.
- Toplanalım ve bir parti verelim.
... the world live right now. We have viewing parties in these 122 cities, ...
... 40,000 who have joined us in 440 viewing parties across 90 ...