Partiye davet edilmedik.
- We were not invited to the party.
Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
- I could not go to the party because of illness.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Hükümetin politikası muhalefet partisi tarafından eleştirildi.
- The policy of the government was criticized by the opposition party.
Grup dağa çıkmayı başaramadı.
- The party did not succeed in climbing the mountain.
Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
- A farewell party was held for the executive who was retiring.
O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
- He had led the Republican Party with great success.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
- The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Parti başka insanlarla arkadaş olmak için elverişli bir yerdir.
- A party is a good place to make friends with other people.
Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.
- She was supposed to attend the party with him.
Onunla birlikte partiye gitmemi önerdi.
- He suggested I go with him to the party.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Aside from him, nobody else came to the party.
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Outside of him, no one else came to the party.
Onun partisi gerçekten eğlenceliydi.
- Her party was really fun.
O, çok eğlenceli parti için ev sahibine teşekkür etti.
- He thanked the host for the very enjoyable party.
Plaj partilerini seviyorum.
- I love beach parties.
Kokteyl partileri sıkıcı olabilir.
- Cocktail parties can be boring.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
- This agreement is binding on all parties.
ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
Davet edildiğim herhangi bir partiye giderim.
- I go to any party I am invited to.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
We met some time ago a man that would just do for you, if you were not already engaged to Jonathan. He is an excellent parti, being handsome, well off, and of good birth.
Miss, do you party?” the boy asked. “What?” Jennifer asked back. “Do you smoke? I'll get you some cheap. One American dollar equals forty Jamaican dollars. I'll get you as much of the stuff as you need.”.
We're expecting a large party from the London office.
I can't possibly be a party to that kind of reckless behaviour.
And so the moost party of the castel that was falle doune thorugh that dolorous stroke laye vpon Pellam and balyn thre dayes.
The green party took 12% of the vote.
The contract requires that the party of the first part pay the fee.
A mile back in the forest the tribe had heard the fierce challenge of the gorilla, and, as was his custom when any danger threatened, Kerchak called his people together, partly for mutual protection against a common enemy, since this gorilla might be but one of a party of several, and also to see that all members of the tribe were accounted for.
We partied until the early hours.
The settlers were attacked early next morning by a scouting party.
lingerie party.
I could not go to the party because of illness.
- Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
Tom is having a birthday bash this weekend.
- Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.
The Socialist Party only got 18% of the votes.
- Sosyalist Parti oyların sadece% 18'ini aldı.
I think the socialist party will win.
- Bence sosyalist parti kazanacak.
I'm having a little get-together tomorrow at my place. Would you like to come?
- Yarın benim yerimde küçük bir parti veriyorum. Gelmek ister misin?
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
- İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.
We'll run into her at the party.
- Partide onunla karşılaşacağız.
Let's get together and have a party.
- Toplanalım ve bir parti verelim.
Tom had lots of fun at the party.
- Tom partide çok eğlendi.
I had a lot of fun at the party.
- Partide çok eğlendim.
We played a lot of games at the party.
- Partide pek çok oyun oynadık.
In the past I used to vote for the Democratic ticket, but from now on I'll climb on the Republican bandwagon.
- Geçmişte demokratik parti aday listesi için oy verdim fakat bundan sonra Cumhuriyetçi partiyi destekleyeceğim.
Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election.
- Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler.
He was elected chairman of the caucus in 2002.
- O, 2002 yılında parti yönetim kurulu başkanlığına seçildi.
The Johnsons are very sociable people, who enjoy hosting parties often.
- Johnsonlar çok sosyal insanlardır, onlar partilere sık sık ev sahipliği yapmaktan hoşlanırlar.
Cocktail parties can be boring.
- Kokteyl partileri sıkıcı olabilir.