part with

listen to the pronunciation of part with
İngilizce - Türkçe
bırakmak
ayrılmak

Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok. - I have no idea why you want to part with that.

O, o evlendiğinde sekreterinden ayrılmak zorunda kaldı. - He had to part with his secretary when she got married.

-den ayrılmak
(Fiili Deyim ) ayrılmak , vazgeçmek , elden çıkarmak , vermek
-i bırakmak
elden çıkarmak

O borca batmıştı ve evini elden çıkarmak zorundaydı. - He was deep in debt and had to part with his house.

Bunu elden çıkarmak istediğinden emin misin? - Are you sure you want to part with that?

give up
vazgeçmek

Tom asla vazgeçmek istemedi fakat seçeneği yoktu. - Tom never wanted to give up, but he had no choice.

Planımdan vazgeçmek zorunda kaldım. - I had to give up my plan.

give up
{f} teslim etmek
give up
teslim olmak
give up
vaz geçmek
give up
el çekmek
give up
el etek çekmek
give up
feda etmek
give up
umudunu kesmek

Hayalinden umudunu kesmek zorundaydı. - She had to give up her dream.

give up
{f} istifa etmek
give up
(deyim) teslim etmek,ele vermek. 2.geleceginden umudu kesmek. 3.iyileseceginden umudu kesmek. give sth. up
give up
{f} adamak
give up
(Fiili Deyim ) pes etmek , vaz geçmek
give up
(fiil) bırakmak, vazgeçmek, ele vermek, teslim etmek, ayrılmak, adamak, istifa etmek, pes etmek
give up
{f} ele vermek
give up
{f} ayrılmak
give up
(deyim) yapmaktan vazgecmek
İngilizce - İngilizce
To willingly let go of; to give up; to relinquish

I really love this new stereo system but I'm not willing to part with the cash to buy it.

give up
If you part with something that is valuable or that you would prefer to keep, you give it or sell it to someone else. Buyers might require further assurances before parting with their cash
part with