parlatma

listen to the pronunciation of parlatma
Türkçe - İngilizce
polishing
polishing, lustring, brightening
polish
polishing, burnishing
buffing
brightening
(Otomotiv) burnish
(Mekanik) honing
shine

Today is our day to shine. - Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.

lustring
(Gıda) glazing
parlatmak
polish
parlatmak
shine

Today is our day to shine. - Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.

parlatmak
brighten
parlatma apresi
chintz finish
parlatma aygıtı
polisher
parlatma bezi
crocus cloth
parlatma efekti
chintz effect
parlatma harcı
polishing paste
parlatma kalenderi
chintz calender, lustring calender, glazing calender
parlatma macunu
polishing paste
parlatma maddesi
brihtening agent
parlatma makinesi
polishing machine, lustring machine, glazing machine
parlatma presi
lustring press
parlatma tekerleği
polishing disk
parlatma tozu
polishing powder, putty powder
parlatma tozu
plate powder
parlatma çarkı
polishing disk
parla
shone

My father polished his car till it shone. - Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.

The stars shone all the time. - Yıldızlar her zaman parladı.

parlatmak
lustre
parlatmak
clear up
parlatmak
brighten up
parla
{f} shine

Susan shined your father's shoes. - Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

The light shines in the darkness. - Işık karanlıkta parlar.

parla
{f} glisten
parla
{f} blaze
parla
{f} sparkle

Her eyes sparkled like diamonds. - Onun gözleri elmas gibi parladı.

Mary's eyes sparkled like diamonds. - Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.

parla
{f} shining

That actress is the shining star in the company. - O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.

The child talked with his eyes shining. - Çocuk parlayan gözlerle konuştu.

parla
{f} glistening
parlatmak
slick down
parlatmak
furbish
parlatmak
burnish
ayakkabı parlatma
shoeshine
bileme ve parlatma
grinding and polishing
elektriksel parlatma
electropolishing
elektrolitik parlatma
electrolytic polishing
elektroliz yolu ile parlatma
(Havacılık) electropolishing
fıçıda parlatma
burnishing
kimyasal parlatma
chemical polishing
optik parlatma
fluorescent brightening
parla
flame

The logs flamed brightly. - Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.

parla
coruscate
parlatmak
rub up
parlatmak
slang to toss off (booze), knock back (booze)
parlatmak
gloss
parlatmak
furbish up
parlatmak
luster
parlatmak
give a polish
parlatmak
to polish, burnish; to make (something) shine, gleam, or glisten
parlatmak
satin
parlatmak
clean
parlatmak
(boya) glaze
parlatmak
blazon
parlatmak
lighten
parlatmak
sleek
parlatmak
to polish; to shine, to make bright, to brighten (up)
parlatmak
enamel
Türkçe - Türkçe
Parlatmak işi
(Osmanlı Dönemi) İLMA'
perdah
Parlatmak
perdahlamak
Parlatmak
yaldızlamak
parlatmak
İçmek
parlatmak
Bir yüzeyi düzgün ve parlak duruma getirmek, parlamasını sağlamak
parlatmak
Güzel, etkili, alışılmamış söz söylemek
parlatmak
Bir yüzeyi düzgün ve parlak duruma getirmek, parlamasını sağlamak: "Derdini anlayan birini bulmak sevinci küçük gözlerini parlatmıştı."- H. E. Adıvar. İçki içmek
parlatma