Onlar müzik hakkında konuşuyorlar.
- Loro parlano di musica.
O, sanki bir uzmanmış gibi konuşuyor.
- Parla come se fosse un esperto.
After the death of Caesar, a comet shone for seven days.
- Sezar'ın ölümünden sonra, bir kuyruklu yıldız yedi gün boyunca parladı.
My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
Susan shined your father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
The light shines in the darkness.
- Işık karanlıkta parlar.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
The moon is shining brightly tonight.
- Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
The child talked with his eyes shining.
- Çocuk parlayan gözlerle konuştu.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.