Afedersiniz, hala orada olduğunuzu bilmiyordum.
- Pardon me, I didn't know you were still there.
Afedersiniz ,Downing sokağına burdan nasıl ulaşırım?
- Pardon me, how do I get to Downing Street from here?
Geç kaldığım için bağışlayın.
- Pardon me for coming late.
Sorduğum için özür dilerim.
- Pardon me for asking.
Sözünü kestiğim için özür dilerim.
- Pardon me for interrupting you.
Affedersiniz, Bu yerin isme ne?
- Pardon me, what's the name of this place?
Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.
- Pardon me, I came in because I thought the room was free.
Söze karıştığım için pardon.
- Pardon me for interrupting.
Pardon, buralarda bir yerde bir ATM var mı?
- Pardon me, is there an ATM somewhere around here?
Pardon me, I didn't hear you.
Pardon me for stepping on your foot.