paketleme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- packing
Could you give a me hand packing on Saturday?
- Paketlemek için cumartesi günü bana yardım edebilir misin?
I need to finish packing.
- Paketlemeyi bitirmem gerekiyor.
- packaging
- package
- wrapped
- wrap
You don't need to wrap it.
- Paketlemen gerekmiyor.
Do you want me to wrap it up as a gift?
- Onu bir hediye olarak paketlememi ister misiniz?
- wrapping
I'll spend at least two hours wrapping all these Christmas presents.
- Bütün bu noel hediyelerini paketlemek için en azından iki saatimi harcayacağım.
- packing of
- bundling
- paketlemek
- package
- paketlemek
- pack
Could you give a me hand packing on Saturday?
- Paketlemek için cumartesi günü bana yardım edebilir misin?
It took me ages to pack up my stuff.
- Eşyaları paketlemek çok uzun sürdü.
- paketleme bölümü
- (Ticaret) packing department
- paketleme makinesi
- packer
- paketleme makinesi
- packing machine
- paketleme düzeni
- packing arrangement
- paketleme etkisi
- (Kimya) packing effect
- paketleme fabrikası
- (Ticaret) packing station
- paketleme faktörü
- packing factor
- paketleme gazı
- (Gıda) packaging gas
- paketleme kuralları
- packaging rules
- paketleme listesi
- packaging list
- paketleme talimatı
- packing instruction
- paketleme tipi
- (Askeri) type of packing
- paketleme yoğunluğu
- packaging density
- paketleme öncesinde soğutmak
- precool
- paketleme ünitesi
- package unit
- paketleme, sandıklama ve taşıma
- (Askeri) packing, crating, and handling
- paketlemek
- wrap
I'll spend at least two hours wrapping all these Christmas presents.
- Bütün bu noel hediyelerini paketlemek için en azından iki saatimi harcayacağım.
- paketlemek
- wrap up
- hediye paketleme
- gift-wrapping
- modifiye atmosfer paketleme
- (Gıda) modified atmosphere packaging
- paketlemek
- truss
- shrink paketleme
- shrink packaging
- paketle
- {f} packaged
- paketle
- {f} wrapping
I'll spend at least two hours wrapping all these Christmas presents.
- Bütün bu noel hediyelerini paketlemek için en azından iki saatimi harcayacağım.
- paketle
- {f} packed
Are you all packed and ready?
- Hepiniz paketlenmiş ve hazır mısınız?
Tom packed everything in a small suitcase.
- Tom küçük bir bavulda her şeyi paketledi.
- paketle
- {f} trussed
- paketle
- {f} truss
- paketle
- {f} wrapped
I have a gift that needs to be wrapped.
- Paketlenmesi gereken bir hediyem var.
- paketlemek
- enfold
- paketlemek
- parcel up
- paketle
- bundling
- Askeri Paketleme Teknolojisi Okulu
- (Askeri) School of Military Packaging Technology
- elle paketleme
- (Madencilik) packing by hand
- hediye paketleme
- gift wrapping
- hermetik paketleme
- (Askeri) hermetic packaging
- müşterek kuvvet paketi (paketleme)
- (Askeri) joint force package (packaging)
- paketle
- prepack
- paketle
- {f} pack
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.
- Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.
- paketle
- package
Just put those packages anywhere.
- Şu paketleri bir yere koyuver.
Big things come in small packages.
- Büyük şeyler küçük paketlerde gelir.
- paketlemek
- packet
- paketlemek
- to package; to make (things) into a parcel; to put (something) into a carton; to wrap (something) up
- paketlemek
- do up
- paketlemek
- pack up
It took me ages to pack up my stuff.
- Eşyaları paketlemek çok uzun sürdü.
- paketlemek
- to parcel sth up, to pack, to package, to wrap up
- paketlemek
- infold
- shrink paketleme makinesi
- shrink packaging machine