Romanın son sayfasını henüz okumadım.
- I haven't read the final page of the novel yet.
Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
- Someone has ripped out the first three pages of this book.
Her markiz uşak sahibi olmak ister.
- Every marquis wants to have pageboys.
Bir sonraki sayfaya bakın.
- Look at the next page.
Bir sonraki sayfaya gitmek için resmi tıklayın!
- Click the picture to go to the next page!
Prenses kendini bir komi olarak gizledi.
- The princess disguised herself as a page.
Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
- Tom flipped through the pages of the magazine.
Sarı sayfalara bir göz at.
- Look through the yellow pages.
Birini çağırtmak istiyorum.
- I'd like to page someone.
I’ll be out all day, so page me if you need me.
the page of history.
An SUV parked me in. Could you please page its owner?.
The patient paged through magazines while he waited for the doctor.