Eşyaları paketlemek çok uzun sürdü.
- It took me ages to pack up my stuff.
Paketlemek için cumartesi günü bana yardım edebilir misin?
- Could you give a me hand packing on Saturday?
Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.
- Tom wrapped the package and tied it with strings.
Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.
- Tom seems to have packed everything but the kitchen sink.
Bir ambalaj şirketi için çalışmaktadırlar.
- They work for a packaging company.
Bu ambalajı kaldırmak zordur.
- This packaging is hard to remove.
Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.
- Wolves travel in packs, but eagles fly alone.
Kurtlar sürüler halinde dolaşırlar.
- Wolves travel in packs.
O, atın yükünü iple bağladı.
- He fastened the horse's pack with a rope.
Bavulumu toplamakla meşguldüm, çünkü iki gün içinde Fransa'ya gidiyordum.
- I was busy packing, because I was leaving for France in two days.
Tom hala çantasını toplamak zorunda.
- Tom still has to pack his suitcase.
Tom sırt çantasını toplamaya başladı.
- Tom started packing his backpack.
Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.
- Tom packed some essentials into his knapsack.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Şu paketleri bir yere koyuver.
- Just put those packages anywhere.
We were going to play cards, but nobody brought a pack.
The horses carried the packs across the plain.
a pack of thieves or knaves.
The ship had to sail round the pack of ice.
the play, or the audience, packs the theater.
The doctor gave Kelly some sulfa pills and packed his arm in hot-water bags.
pack a boy off to school.
pack someone's arm with ice.
pack fish in a box.
pack a jury or a causes.
to pack a horse.