p-complete teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- complete
- tamamlamak
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
- He needed more time to complete the task.
Proje tamamlamak için 2000 adam-sat gerektiriyor.
- The project will require 2000 man-hours to complete.
- complete
- {s} tam
Tam cümleler istiyoruz.
- We want complete sentences.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
- complete
- {s} bütün
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
O bütünüyle yanlış değil.
- That's not completely wrong.
- complete
- eksiksiz
Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı.
- Sami told cops a complete fake story.
Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
- A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
- complete
- {f} doldurmak
- complete
- {f} bitirmek
- complete
- {f} tamamla
Biz, beş gün içinde işi tamamlayabilmeliyiz.
- We should be able to complete the work in five days.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
- complete
- {f} yerine getirmek
- complete
- {f} tamamla: adj.tamam
- complete
- {s} tamamı
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Numarayı tamamıyle unuttum.
- I completely forgot the number.
- complete
- {s} 1. tam, katıksız: I'm in complete sympathy with what you're saying. Senin dediklerine tamamıyla katılıyorum. It came as a complete
- complete
- halletmek
- as of last complete printing
- (Bilgisayar) son durumda
- complete
- nihayetlendirmek
- complete a period of time
- gününü doldurmak
- complete a phase
- aşamadan geçmek
- complete attention
- pür dikkat
- complete attention
- akıl fikir
- complete attention
- tam dikkat
- complete binary tree
- (Bilgisayar,Teknik) tam ikili ağaç
- complete blood count
- (Tıp) tam kan sayımı
- complete cardiac block
- (Tıp) tam kalp bloğu
- complete cargo
- (Ticaret) bütün yük
- complete circuit
- (Fizik) tam devre
- complete collapsed
- (Çevre) tam göçük
- complete coma
- (Tıp) karus
- complete cost
- (Ticaret) tam maliyet
- complete crowding out
- (Ticaret) tam dışlama etkisi
- complete cycle
- (Bilgisayar,Teknik) tam çevrim
- complete date
- (Bilgisayar) tam tarih
- complete dedication
- tam bağlılık
- complete denture
- (Diş Hekimliği) tam takma diş
- complete diet
- (Denizbilim) tambesin
- complete equivalence
- tam eşdeğerlik
- complete expansion
- tam genişleme
- complete feedback
- (Dilbilim) eksiksiz geri iletim
- complete gasification
- (Endüstri) tam gazlaştırma
- complete inventory
- (Askeri) tam sayım
- complete isolation
- tamamen ayırma
- complete liability
- tam sorumluluk
- complete number scale
- (Matematik) sayı ölçeği
- complete one's doctorate
- (Eğitim) doktorasını tamamlamak
- complete one's doctorate
- (Eğitim) doktorasını bitirmek
- complete one's life
- ömrünü tamamlamak
- complete orthogonal
- (Matematik) tam ortogonal
- complete orthogonal set
- (Bilgisayar,Matematik) tam dikgen küme
- complete orthogonal system
- (Matematik) tamortogonal sistem
- complete orthonormal set
- (Bilgisayar) tam dikgen küme
- complete orthonormal set
- (Matematik) tambirim dikey küme
- complete poems
- tamamlanmış şiirler
- complete reinitialization
- (Bilgisayar) tam yeniden başlangıç
- complete satisfaction
- mutlak memnuniyet
- complete seat set
- (Otomotiv) komple koltuk takımı
- complete setup
- (Bilgisayar) tam kurulum
- complete solution
- tam çözüm
- complete space
- (Matematik) tamuzay
- complete specialization
- (Ticaret) tam uzmanlaşma
- complete successfully
- başarıyla tamamlamak
- complete succession
- (Kanun) külli halefiyet
- complete support
- tam destek
- complete the construction
- inşaat tamamlamak
- complete the construction
- inşaatı tamamlamak
- complete the course
- kursu tamamlamak
- complete the course
- kursu bitirmek
- complete the preparations
- hazırlıkları tamamlamak
- complete time
- (Bilgisayar) tam saat
- complete trust
- sonsuz güven
- complete vehicle system
- (Otomotiv) tamamlanmış araç sistemi
- complete vibration
- (Fizik) tam titreşim
- complete word
- (Bilgisayar) tam sözcük
- import complete
- (Bilgisayar) alma tamamlandı
- quite complete
- tastamam
- survey complete
- (Bilgisayar) araştırma tamamlandı
- whole and complete
- tam ve eksiksiz
- complete
- tam olma hali
- complete
- completeness bütünlük
- carry complete signal
- eldeler tamam işareti
- complete
- bitev
- complete
- tamam
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were completely meaningless.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
- complete
- bitmiş
Yeni köprü marta kadar bitmiş olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
- complete abortion
- komplet abortus
- complete carry
- tam taşıma
- complete combustion
- tam yanma
- complete enumeration
- tümünü numaralama
- complete group
- eksiksiz grup
- complete integral
- eksiksiz integral
- complete lattice
- eksiksiz kafes
- complete measure
- eksiksiz ölçüm
- complete metric space
- tam metrik uzay
- complete number scale
- bütün sayı ölçeği
- complete operation
- tam işlem
- complete quadrilateral
- tam dörtgen
- complete revolution
- tam devir
- complete round
- tam atım
- complete routine
- tam yordam
- complete set
- eksiksiz küme
- complete uniform space
- eksiksiz düzgün uzay
- dedekint complete lattice
- dedekint tam kafesi
- complete
- a complete surprise tam bir sürpriz
- complete
- {f} tamamla: adj.eksiksiz
- complete
- berkelam
- complete
- tam, katıksız: I'm in complete sympathy with what you're saying. Senin dediklerine tamamıyla katılıyorum. It came as a complete
- a complete range
- tam seri
- a complete shambles
- tam bir rezalet
- accomplish, complete
- Komple başarmak
- complete
- katıksız
- complete
- tümlemek
- complete
- (Bilgisayar) tamamlandı
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Hepsi bununla tamamlandı.
- All is completed with this.
- complete
- tamamlama
Onu uzun zaman önce tamamlamalıydın.
- You should have completed it long ago.
Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı.
- Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.
- complete
- {s} tamamlanmış
Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak.
- The new bridge will have been completed by March.
Yeni demiryolu henüz tamamlanmış değildir.
- The new railway is not completed yet.
- complete
- (Bilgisayar) tamamlamak tam
- complete
- sonunu getirmek
- complete
- tekmillemek
- complete
- {s} iyice
- complete
- ikmal etmek
- complete
- dört başı mamur
- complete
- (Bilgisayar) tamamlanan yüzde
- complete
- tekmil etmek
- complete
- kotarmak
- complete
- itmam etmek
- complete
- bütünlemek
- complete
- butünüyle
- complete
- {f} uygulamak
- complete
- {s} mükemmel
- complete
- bütünlüklü
- complete
- (Bilgisayar) biten
- complete a transaction
- Bir işlemi tamamlamak
- complete aspect
- bitmislik görünüşü
- complete beginner
- tam acemi
- complete chaos
- tam kaos
- complete command
- tam komut
- complete convertibility
- tam çevrilebilirlik
- complete fool
- tam aptal
- complete fracture
- kemiğin boydan boya kırılması
- complete idiot
- tam salak
- complete in
- komple
- complete of
- tam
- complete paralysis
- komple felç
- complete radiator
- siyah cisim, tam ışınlayıcı
- complete spatial randomness
- (İstatistik) Tam uzaysal rassallık
- complete victory
- tam zaferi
- complete with
- ile beraber
- complete, perfect, absolute
- Mükemmel, mutlak komple
- complete; full; entire; absolute
- tamamlanması; tam, bütün; mutlak
- in complete
- tam olarak
- np-complete
- np-tam
- past of complete
- tam geçmiş
- to complete one's military service
- askerliğini bitirmek
- utter; complete; without relief
- halis, kabartma tamamlanması; olmadan
- your input is not complete, please check
- girdiniz tamamlanmadı, lütfen kontrol edin
- army complete penetration
- (Askeri) TAM NÜFUZ: Geriden bakıldığı zaman, merminin açtığı delikten ışığı veya levhanın içindeki merminin bir kısmını görmek mümkün olan nüfuz
- army complete penetration
- (Askeri) tam nüfuz
- cannot complete
- (Bilgisayar) tamamlanamıyor
- chief petty officer; complete provisions only
- (Askeri) deniz astsubay kıdemli başçavuş; sadece tamamlanmış hükümler
- complete aspect
- (Dilbilim) bitmişlik görünüşü
- complete audit
- (Ticaret) tam denetim
- complete audit
- (Ticaret) tam teftiş
- complete binary tree
- tam ikili agac
- complete carry
- (Bilgisayar,Teknik) tam elde
- complete cycle
- tam cevrim
- complete group
- (Matematik) eksiksiz öbek
- complete integral
- (Matematik) eksiksiz tümlev
- complete inventory
- (Askeri) TAM SAYIM: Bak. "inventory"
- complete lattice
- (Matematik) tamlatis
- complete lattice
- (Matematik) eksiksiz örgü
- complete metric space
- (Matematik) eksiksiz ölçevli uzay
- complete metric space
- (Matematik) tammetrik uzay
- complete one's education
- öğrenimini tamamlamak
- complete one's sentence
- cezasını çekmek
- complete order
- (Askeri) Harekat emri
- complete orthogonal set
- tam dikgen kume
- complete penetration
- (Askeri) Tam nüfuz
- complete penetration
- (Askeri) TAM NÜFUZ: Kara Ordusu'nda; hedefin arkasından bakıldığı zaman, merminin hedefin içinde bulunması veya hedef üzerinde meydana gelen delikten ışık görülebilmesi şeklindeki nüfuz
- complete radiator
- (Fizik) tam ışınlayıcı
- complete revolution
- (Matematik) tümel dönme
- complete round
- (Askeri) (NATO) TAM ATIM (NATO): Faaliyete geçmesi için gerekli olan bütün aksamları ihtiva eden mühimmat
- complete round
- (Askeri) (DOD, IADB) TAM ATIM (AMERİKA SAVUNMA BAKANLIĞI, AMERİKAN SAVUNMA KURULU): İstenilen koşullar altında ve zamanda özel bir işlevi ifa etmek üzere tasarlanan patlayıcı veya patlayıcı olmayan aksamların montajında kullanılan bir deyim. Tam atımlı mühimmatın örnekleri aşağıdadır: a. Separate loading: Ayrı yükleme: Barut, itici madde ve manevra cephanesinin haricinde, bir mermi ve bir tapadan ibarettir. b. Fixed or semifixed: Sabit veya yarı sabit: Barut, itici madde, kovan bir mermi ve katı mermilerin kullanıldığı durumların haricinde bir tapadan ibarettir. c. Bomb: Bomba: Bir defada bombayı atmak ve onun işlevlerini görmek için gereken bütün aksamlardan ibarettir. d. Missile: Füze: Tam bir savaş başlığı kısmından ve onunla ilgili aksam ve itme mekanizmalarının bulunduğu bir füze gövdesinden ibarettir. e. Rocket: Roket: İşlevini görmek üzere gereken bütün aksamlardan ibarettir
- complete set
- (Matematik) tamküme
- complete shutdown inventory
- (Askeri) FAALİYETİ DURDURARAK TAM SAYIM: Bir tesiste bulunan bütün maddelerin belirli bir tarihte sayımı. Bu sayım yapılırken bütün tesellim veya dağıtım faaliyetine son verilir
- complete trust model
- Tam Güvenlik Modeli
- complete with
- ile beraber: You can buy the books complete with a book case for five billion liras. Kitapları, bir kitaplıkla beraber beş milyar liraya
- complete works
- bütün eserler
- complete works
- külliyat
- complete works
- bütün eserler: the complete works of Hüseyin Rahmi Hüseyin Rahmi'nin bütün eserleri
- enter complete pathname of file
- Dosya yolunu tam olarak verin
- estimated cost to complete
- (İnşaat) kalan maliyet projeksiyonu
- flag complete
- (Bilgisayar) tamamlandı bayrağı
- gage complete penetration
- (Askeri) MASTARA GÖRE TAM NÜFUZ: Atılan bir merminin, nişan levhası üzerinde taksimatlı bir mastarın tamamen girebileceği çapta, bir delik açılması suretiyle meydana gelen nüfuz. Mermi, nişan levhası üzerinde kalır ve taksimatlı mastarın açılan deliğe tamamen girmesine mani olursa, o atım tam nüfuz sayılmaz
- gage complete penetration
- (Askeri) mastara göre tam nüfuz
- general and complete disarmament
- (Askeri) GENEL VE TAM SİLAHSIZLANMA: Silahlı kuvvetlerin ve silahların, bütün devletler tarafından, iç güvenlik ve uluslararası barış kuvveti için gerekli seviyelere indirilmesi. Kastedilen özel anlam bütün devletlerin "topyekün silahsızlanma" sıdır
- in complete disorder
- karmakarışık
- listen complete
- (Bilgisayar) dinleme tamamlandı
- navy complete penetration
- (Askeri) TAM NÜFUZ (DENİZ KUVVETLERİNDE): Bak " complete penetration "
- navy complete penetration
- (Askeri) tam nüfuz
- percent complete
- Tamamlanma Yüzdesi
- protection complete penetration
- (Askeri) KORUNMAYI GEREKTİREN TAM NÜFUZ: Bir çelik levhaya vuran merminin veya parçalarının ya da merminin kopardığı levha parçalarının bu levha gerisine geçenler kendisine çarpacak şekilde yerleştirilmiş 24 ST, 020 inç kalınlığındaki bir alüminyum karışımı levhaya, levhayı delecek bir enerji ile fırlatıldıkları nüfuz. Bu şartların, daha kalın çelik levha deneylerinde olduğu gibi, alüminyum levha kullanılmadan karşılanması mümkün olan hallerde alüminyum levhadan vazgeçilir
- setup complete
- (Bilgisayar) kur tamamlandı
- track complete
- (İnşaat) komple palet
- true and complete copy
- (Ticaret) gerçeğe uygun ve tam suret
- undo complete
- (Bilgisayar) geri alma tamamlandı
- undock complete
- (Bilgisayar) çıkartma tamam
- update complete
- (Bilgisayar) güncelleştirme tamamlandı
- wizard complete
- (Bilgisayar) sihirbaz tamamlandı