I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
I like playing football.
- Futbol oynamayı severim.
He is fond of playing tennis.
- O, tenis oynamaya düşkün.
She didn't want him to play poker.
- O, onun poker oynamasını istemedi.
Tom doesn't know how to play poker.
- Tom nasıl poker oynayacağını bilmiyor.
I'm feeling a little frisky.
- Kendimi biraz oynak hissediyorum.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
You think you can toy with me, but I don't play games.
- Benimle oynayabileceğini düşünüyorsun ama ben oyun oynamam.
Don't toy with her affections.
- Onun duyguları ile oyun oynama.
Children play with toys.
- Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.