Tom sonunda utangaçlığının üstesinden geldi ve Mary'nin onunla çıkmasını istedi.
- Tom finally overcame his shyness and asked Mary to go out with him.
Sonunda merakım korkumun üstesinden geldi.
- Eventually, my curiosity overcame my fear.
Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.
- In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology.
O, bir sürü engelin üstesinden gelmek zorundaydı.
- He had to overcome a lot of obstacles.
Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- They can overcome their fear.
Öncüler bir dizi engelin üstesinden geldiler.
- The pioneers have overcome a series of obstacles.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
thenne he sente for the quene and sone she was come, and she maade grete Joye of the ouercomynge of that bataille.
By and by fumes of brandy began to fill the air, and climb to where I lay, overcoming the mouldy smell of decayed wood and the dampness of the green walls.