Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
- The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Ben vardığımda parti neredeyse bitmişti.
- The party was all but over when I arrived.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
- By the summer of 1920, the Red Scare was over.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Doksan yıldan fazla yaşamak hiç ender değildir.
- It is not rare at all to live over ninety years.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Köprünün üstünde giden trene bak.
- Look at the train going over the bridge.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Tom çok fazla yediği için hastalandı.
- The reason Tom got sick was because he overate.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
- The church is on the hill overlooking the city.
Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.
- Tom heard a helicopter overhead.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
- Give me some time to think it over.
Satın almadan önce evi iyice inceledik.
- We went over the house thoroughly before buying it.
Aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorum.
- I say the same thing over and over.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
- Do I have to do it over again?
Sen bu iş için gereğinden fazla niteliklisin.
- You're overqualified for this job.
Bu iş için gereğinden fazla kalifiye olduğumu söylediler.
- They said I'm overqualified for that job.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
- I'll never overlook your mistakes again.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
En zor bölüm şimdi bitti.
- The hardest part is over now.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
Ben onun üstünden tekrar gitmek istemem.
- I don't want to go over it all again.
Ekim ayının bitmek üzere olduğuna inanabiliyor musun?
- Can you believe that October is almost over?
Öğretim yılı bitmek üzere.
- The school year is almost over.
Tom her yere baktı ama gizli kapıyı bulamadı.
- Tom looked all over, but he couldn't find the secret door.
Tom Mary'nin olduğu yere yürüdü.
- Tom walked over to where Mary was.
Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
- What with overwork and poor meals, she fell ill.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.
- There are over 800,000 Basque speakers in the world.
O otuzu aşkın olamaz; o hâlâ yirmili yaşlarda olmalı.
- She can't be over thirty; she must still be in her twenties.
Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif.
- Mrs Klein is over 80, but she's still very active.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
- I'm the type who likes to think things over very carefully.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
- I drank the milk that was left over from breakfast.
Partiden arta kalan birçok yemek vardı.
- There was a lot of food left over from the party.
Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
- My father traveled all over the world by air.
Giysilerini zeminin her yerine bırakmaktan vazgeç.
- Stop leaving your clothes all over the floor.
Telefonda onunla konu hakkında konuştum.
- I spoke to him about it over the telephone.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Dünyanın her yerinden insanlar İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu söylüyorlar.
- People from all over the world say that English is difficult to learn.
Buraya dünyanın her yerinden turistler gelir.
- Tourists from all over the world come here.
O, 30 yaşın üstünde ama yine de mali açıdan ailesine bağlı.
- He's over 30 but still financially dependent on his parents.
Sami onu tekrar tekrar yineliyordu.
- Sami was repeating that over and over.
Tom sözleşmeyi dikkatli bir şekilde baştan sona okudu.
- Tom carefully read over the contract.
Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
- Read over your paper before you hand it in.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan daha fazla zamanımı aldı.
- It took me more than one month to get over my cold.
Tom devralmak için hâlâ çok genç.
- Tom is still too young to take over.
Tom devralmak için henüz çok genç.
- Tom is too young to take over yet.
Sadece onu atlatmak istiyorum.
- I just want to get over it.
Soğuk algınlığımı atlatmak bir haftamı aldı.
- It took me a week to get over my cold.
Bu yeni baştan oluyor.
- It's happening all over again.
Yeni baştan yapman gerekse neyi farklı yapardın?
- If you had to do it all over again, what would you do differently?
Onu yapmamanı sana tekrar tekrar söyledim.
- I've told you over and over again not to do that.
Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?
- Do I have to do it over again?
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
Ben odayı terk etmek zorunda kalıncaya kadar aynı plağı üst üste çalmaya devam etti.
- He kept playing the same record over and over until I had to leave the room.
Ben orada bir masa istedim.
- I asked for a table over there.
Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı.
- That boy over there will be Tom's brother.
Buraya gel ve bana yardım et.
- Come over here and help me.
Silahını buraya fırlat.
- Toss your gun over here.
Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- Hey, could you give me a hand over here, please?
Silahını buraya fırlat.
- Toss your gun over here.
Henüz yaşlanmış değilim.
- I'm not over the hill yet.
Tom'un arabası karşıda park edilmiştir.
- Tom's car's parked over there.
Orada karşıda bir kahvehane var.
- There is a coffee shop over there.
When a class is overenrolled, you may ask the instructor to force-add you.
An over-reliance on logic kills of ideas before they have a chance to develop.
Tom'a Mary ile alay etmemesini defalarca söyledim.
- I have told Tom over and over again not to make fun of Mary.
Mektubu defalarca okudu.
- She read the letter over and over again.
Tom aynı soruyu tekrar tekrar sordu fakat asla bir cevap almadı.
- Tom asked the same question over and over, but never got an answer.
Delegeler tekrar tekrar oy kullandı.
- Delegates voted over and over again.
Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
- Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
Zamanla, şartlar yalnızca kötüleşti.
- Over time, things only got worse.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Her şeye yeniden başladık.
- We started all over again.
Açıkçası, ben fazlaca endişeli değilim.
- Frankly, I'm not overly concerned.
Son dersin ne zaman bitecek?
- What time will your last class be over?
Aramızdaki her şeyin biteceğini söyledi.
- She said everything will be over between us.
she will get well over time - zaman içerisinde iyileşecek.
Bu aşırı derecede iyimser bir bakış.
- That's an overly optimistic view.
Sanırım Tom aşırı derecede iyimser.
- I think Tom is overly optimistic.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
I think I’m over my limit for calories for today.
Let's walk over the hill to get there.
Sales are down this quarter over last.
How do you receive? Over!.
He bent over to touch his toes.
Climb up the ladder and look over .
Can I sleep over?.
I'll bring over a pizza.
standard cash count forms used to record the count and any overs or unders.
I lost my paper and I had to do the entire assignment over.
four over two equals two over one.
He is finally over his ex-girlfriend.
I moved over to make room for him to sit down.
The show is over.
There is a roof over the house.
There is a bridge over the river.
I prefer the purple over the pink.
The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
Ford had the U.A.W. over a barrel; if it failed to sign by midnight, the U.A.W. would be forced to give up its union shop.
The children loved the slide, and they went on it over and over until it got dark outside.
Mom: Over my dead body!.
I’m in over my head on this project. Can you help?.
This is way over my head. Can you explain it more simply?.
He just shot a spectacularly over his head round of golf and beat all of us.
Mrs. Joiner is over the hill.
Winemakers are over the moon to be able to showcase the individual nuances within their vineyards.
Myers went over the top in the clubhouse, berating a reporter who questioned Myers' terminology.
The men were sent over the top to their certain death.
Only one piece that came in over the transom appears in this issue.
The worked into the night and sent an associate to make an over-the-transom filing.
Now, over to our man in Tokyo for an on-the-spot report.
The building's architect failed to account for natural light availability and specified more lighting fixtures than needed, resulting in over-illumination and leading to increased headache incidence for some building occupants.
When he sent me flowers and a note, I was over the moon.
... And so when-- all right, one James Blake fan over there. ...
... THESE BROCHURES ARE ALL OVER THE PLACE. ...