Tom, kasabanın varoşlarında birkaç koyun ve sığır yetiştirdiği küçük bir hobi çiftliği işletiyor.
- Tom runs a small hobby farm on the outskirts of town where he keeps a few sheep and cattle.
Boston'un varoşlarında yaşıyorum.
- I live on the outskirts of Boston.
Tom Boston'un varoşlarında üç yatak odalı bir evde yaşıyor.
- Tom lives in a three-bedroom house on the outskirts of Boston.
Boston'un varoşlarında yaşıyorum.
- I live on the outskirts of Boston.
Tom ve Mary ve çocukları hepsi Boston'un kenar mahallelerinde küçük bir evde birlikte yaşamaktadır.
- Tom and Mary and their children all live together in a small house on the outskirts of Boston.
O, şehrin kenar mahallelerinde yaşamaktadır.
- She lives on the outskirts of the city.
Benim evim kentin dış mahallelerinde.
- My house is on the outskirts of town.
Benim evim kentin dış mahallelerindedir.
- My house is on the outskirts of the city.
Tom, kasabanın varoşlarında birkaç koyun ve sığır yetiştirdiği küçük bir hobi çiftliği işletiyor.
- Tom runs a small hobby farm on the outskirts of town where he keeps a few sheep and cattle.
Tom Boston'un varoşlarında küçük bir kasabada çalışıyor.
- Tom lives in a small town on the outskirts of Boston.
O, şehrin kenar mahallelerinde yaşamaktadır.
- She lives on the outskirts of the city.
Tom şehrin kenar mahallelerinde yaşıyor.
- Tom lives on the outskirts of town.
Tom kentin dış mahallelerinde oturuyor.
- Tom lives on the outskirts of town.
Benim evim kentin dış mahallelerinde.
- My house is on the outskirts of town.
Many people commute into the business district from the outskirts of town.