Televizyon olmadan yaşayamam.
- I can't live without a TV.
Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.
- Farragut captured New Orleans without a fight.
Herhangi birinin yardımı olmaksızın onu yapabileceğimi düşündüm.
- I thought I could do it without anybody's help.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
O olmadan bunu yapamam.
- I can't do this without him.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without him.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Tom sizin izniniz olmadan gitmedi.
- Tom wouldn't leave without your permission.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.