O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
- Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
Onun yaralarının hepsi haricidir.
- His injuries are all external.
Tom yanlışlıkla harici hard disklerden birindeki tüm dosyaları sildi.
- Tom accidentally deleted all the files on one of his external hard disks.