O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
- Because she was out of the country, she used Skype frequently.
Biz kitabın dışında bir şey bırakmadık.
- We have left nothing out of our book.
Sanırım sizin bedeniniz bitti.
- I think we're out of your size.
Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
- Your ideas are all out of date.
Ben buranın dışına çıkmayı deniyorum.
- I'm trying to get out of here.
Tom senin dengin değil.
- Tom is out of your league.
Tom onu bir adalet duygusundan yoksun olarak yaptı.
- Tom did it out of a sense of justice.
Yüzmede iyi olmadığımdan dolayı, boyumu aşan yerlerde yüzmekten kaçınırım.
- As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth.
Tom John'un evliliğinden dolayı Mary ile konuşamadı.
- Tom was unable to talk Mary out of marrying John.
Şimdi birkaç aydır yeni gelişmeler hakkında bilgim yok.
- I've been out of touch with things for several months now.
Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
- Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.
Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
- Inflation is getting out of control.
Tavan arasından dışarı çıkma.
- Don't come out of the attic.
O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
- Because she was out of the country, she used Skype frequently.
Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti.
- The man went out of his way to take me to the station.
Once out of the farm the approach of poverty would be sure.
The cat is out of the bag.
The audience came out of the theater.
Out of the entire class, only Cynthia completed the work.
I give money to charity out of pity.
He forgot to put the food out of reach of the dog.
This is out of my area of expertise.
This train will be going out of service at the next station.