Meri olağandışı bir kadın.
- Mary is an extraordinary woman.
Mary olağandışı notlar aldı.
- Mary got extraordinary grades.
Tom olağanüstü bir kişidir.
- Tom is an extraordinary person.
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Piyanistin sıradışı bir yeteneği var.
- The pianist is endowed with extraordinary talent.
Davranışınız çok sıradışı.
- Your behavior is too extraordinary.
Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.
- A person never reading anything may be fooled with an extraordinary easiness.