Ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yok.
- I have no idea what I ought to do.
Ben ondan özür dilemen gerektiğini düşünüyorum.
- I think that you ought to apologize to her.
Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi yapması gerektiğini düşünüyorum.
- Admitting his lack of experience, I still think that he ought to do better.
You ought to stand back from the edge of the platform.
witnesse Aristippus, who being urged with the affection he ought his children, as proceeding from his loynes, began to spit .