other; in addition to previously mentioned items

listen to the pronunciation of other; in addition to previously mentioned items
İngilizce - Türkçe

other; in addition to previously mentioned items teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

else
başka

Başka hiç kimse yaralanmadı. - No one else was injured.

Başka hiç kimse yaralanmadı. - Nobody else got hurt.

else
ayrıca
in addition to
ek olarak

Maaşına ek olarak biraz geliri var. - He has some income in addition to his salary.

Diğer endişelerime ek olarak, bu olmak zorunda. - In addition to my other worries, this has to happen.

else
değilse

Memnun değilsen kapı şu tarafta güzel kardeşim. - If you're not happy, you can take your business elsewhere.

Bir futbol skoru 3-0 ise bu, zafer değilse başka nedir? - If a soccer score of 3 to 0 isn't a victory, what else is it?

else
veyahut
in addition to
yanında
in addition to
fazla olarak
in addition to
buna ek olarak
in addition to
-e ilaveten
in addition to
ekstradan
in addition to
ilave olarak

Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi. - In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.

in addition to
bir de

Düzenli testler almaya ek olarak, bizim uzun bir deneme teslim etmemiz gerekiyor. - In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.

else
aksi takdirde
else
daha

Tom Fransızcayı başka herhangi birinden daha iyi konuşur. - Tom speaks French much better than anyone else.

O, bu şehirdeki herhangi başka birinden daha zengin. - He is richer than anyone else in this town is.

else
yoksa

Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın. - Watch your step, or else you will trip on the baggage.

Yapacağım başka bir şey yoksa eve gidiyorum. - If there's nothing else for me to do, I'm going home.

in addition to
e ek olarak
in addition to
bunun yanısıra
else
başka bir durum
else
z. başka: What else can he do? Başka ne yapabilir? Who else was there? Orada başka kim vardı? Where else can they be? Başka nerede
else
ilaveten
else
başka türlü

Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz. - Tom can't really do much else.

else
başka zaman
else
başka yer başka zaman
else
How else can he do it? Bunu başka nasıl yapabilir? It was somebody else Baska birisi Hurry or else you will be late Acele et
else
yoksa gecikeceksin
else
yahut
else
aksi halde

Kauçuk botları giyin, aksi halde ayağınızı ıslatırsınız! - Put the rubber boots on, or else you will get your feet wet!

in addition to
-e ek olarak
in addition to
ilaveten

Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı. - In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.

in addition to
ayrıca
in addition to
maada
İngilizce - İngilizce
else

What else (=what other thing) is there?.

in addition to
on top of, extra to
in addition to
besides
other; in addition to previously mentioned items