O, güzelin dışında bir şey.
- That is something other than beautiful.
Üç gündür, bayat bir sandviç, çürük bir elma ve biraz bozuk yoğurt dışında hiçbir şey yemedim.
- I haven't had anything to eat for three days other than a stale sandwich, a rotten apple, and some spoiled yogurt.
Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.
- All the essays, other than yours, were good.
Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
- The little girl never smiles at anyone other than Emily.
Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
- Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
... We do this other than just in English even though everyone ...
... other than the top third of your class, ...