Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert.
- Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.
- Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
Tom wanted to visit Central America.
- Tom Orta Amerika'yı ziyaret etmek istedi.
He's back from his travels in Central Asia.
- Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
The middle finger is the longest.
- En uzun parmak orta parmaktır.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
The middle finger is the longest.
- En uzun parmak orta parmaktır.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Moderate exercise will refresh both mind and body.
- Orta dereceli egzersiz hem aklımızı hem bedenimizi tazeler.
I always drive at a moderate speed.
- Ben her zaman orta hızda araba sürerim.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
This stone has a hole in the center.
- Bu taşın ortasında bir deliği var.
Tom is the kind of person that, in the midst of disaster, always finds something to laugh about.
- Tom felaketin ortasında her zaman hakkında gülecek bir şey bulan kişi türüdür.
Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert.
- Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
She married again in her mid-forties.
- Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.
He's going through a mid-life crisis.
- Bir orta-yaş krizine giriyor.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
She reads on average three or four books a week.
- O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.
She earns on average ten pounds a week.
- O, bir haftada ortalama 10 pound kazanır.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
Only two years after receiving their secondary school diploma, young people today know merely ten percent of what they learned on school. That's crazy! We must strive for 100 percent.
- Ortaokul diplomalarını aldıktan sadece iki yıl sonra, bugün genç insanlar okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar. Bu çılgınca! Yüzde yüz için çaba göstermeliyiz.
In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school.
- 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.